II. RICHARD, IV. HENRY VE V. HENRY OYUNLARININ TOPLUMSAL BAĞLAMDA
İNCELENMESİ
"İnsanlara ya iyi davranınız ya da
onları ayaklarınızın altında eziniz. Çünkü az incindiklerinde intikam peşine
düşebilirler, daha fazlasındaysa bunu akıllarına bile getiremezler."
Nicolo Machiavelli
William Shakespeare tarafından
16. yüzyıl sonlarında yazıldığı tahmin edilen II. Richard, 30 yıl süren Güller Savaşının başlangıcını anlatır.
II. Richard, merkezi yönetimin zayıf kalmasına ve kralın prestijinin düşmesine
sebep olduğu için tahttan indirilir ve yerine kuzeni IV. Henry geçer. Bu
olaydan sonra başlayan Güller savaşı, York hanedanı ve Lancester Hanedanı
arasında geçer ve asıl sebep bu iki hanedan arasındaki kan davasıdır.
Shakespeare’in tarihsel
oyunlarına bakıldığında, asıl amacın, İngiltere’nin hanedan savaşları ile dolu
çalkantılı dönemine bir ayna tutarak, aynı hataların tekrarlanmaması yolunda
uyarı yapmak olduğu görülür. Yazıldığı dönemler, 16. yüzyıl ortaları ve sonları
olmasına rağmen bu tarihsel oyunların geçtiği dönem 14. ve 15. yüzyılda tahtta
bulunan kralların öyküleridir.
Elizabeth döneminde kralın laik
yönetimin başı ve ülkenin mutlak hakimi olduğu artık kesinlikle kabul
edilmektedir. On altıncı yüzyıl insanı için kral siyasetin başıdır, çünkü kral
Tanrının yeryüzündeki temsilcisidir. Bu nedenle halkın yapabileceği tek şey, kralın
tüm baskılarına boyun eğmektir.[1] Fakat
eğer ülke düzenini bozan Kral ise, işler biraz karışır.
II. Richard, yasaları hiçe sayan, ülkede bir dizi haksızlık
yapan, bütçeyi toparlayabilmek için halktan ağır vergiler alan bir kraldır:
RICHARD
(…)
Hazinemiz biraz hafiflemiş;
Halktan yeni vergiler
toplamak zorundayız;
Bu yolla gelecek para
sorunlarımızı çözmemize yeter.
Yetmezse, tahsildarlarımız
zenginlerden açık çek toplar,
Çeklere büyük miktarlarda
altın yazıp
Topladıkları altını
arkamızdan yollarlar (II. Richard, I, IV)
Shakespeare birçok oyununda
zamanla trajik sona ilerleyen krala bir akıl hocası koyar. Bu oyunda Richard’ın
karşısında amcası Gaunt vardır. Richard’ın engellenemez düşüşünü fark etmiştir
fakat ölüm döşeğindedir ve elinden bir şey gelmez. Sadece çevredekileri
uyarabilir:
GAUNT
Kendimi
bir kahin gibi hissediyorum.
Ölüyorum
başına neler geleceğini söyleyerek:
Uzun
süremez neden olduğu bu karmaşa;
Büyük
yangınlar kendi kendilerini tüketirler.
(…)
Atılan
imzalar, verilen borç senetleri yüzünden
Başını
utançtan kaldıramıyor;
Ülkeler
fethetmeye alışkın İngiltere
Utanç
verici bir teslimiyet içinde artık. (II. Richard, II, I)
Gaunt’un bu uyarıları, sorumsuz
bir kral yüzünden ülkenin düştüğü vahim durumu gözler önüne serer. Onun
ölümünün ardından, kral, Gaunt’un bütün malına mülküne el koymayı hedefler.
Fakat bu paraların asıl sahibi, Richard’ın kuzeni Henry Bolingbroke’undur çünkü
Henry, Gaunt’un oğludur ve Richard tarafından haksız yere sürgüne
gönderilmiştir. Henry, II. Richard oyununun kurtarıcısı ve tahtın yeni varisi
olarak çizilmiştir. Sürgüne gönderildiği yerden geri döner, kralın emrini hiçe
sayar ve isyan eder. Bu kadar yürekli olması, kralın emirlerine karşı gelmesi,
hem Henry’nin gözü kara ve yiğit bir savaşçı olduğunu, hem de kral Richard’ın
otoriter bir yönetici olamadığını gösterir. Richard, Henry’den korkar ve fazla
direnmeden tahtı “asıl sahibi”ne bırakır. Fakat bu ufak direnişe bile
dayanamayışı, onda bir kralda olması gereken mücadeleci tavrın olmadığını da
gösterir. Nicolo Machievelli, prens olmanın şartları arasında prensin kendisini
küçük düşürecek davranışlardan kaçınması gerektiğinden bahseder.
Vefasız, hafif, kadınsı,
bayağı, kararsız olarak görülmek küçümsenmeye neden olur. Prensin bunlardan bir
kayadan korunur gibi korunması gerekir. Davranışlarında yüceliğini, cesaretini,
ağırlığını ve metanetini göstermek için çabalamalıdır. Uyruklarıyla özel olarak
ilgilenirken kararlarının kesin olduğunu göstermelidir. Öylesine bir ün
yapmalıdır ki kimse onu ne aldatmayı, ne de atlatmayı umut edebilsin.[2]
Görüldüğü üzere, Richard, bu
oyunda kral olabilecek vasıflara sahip olmayan biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Oyunun gidişatı, kral olmaya layık olan kişinin Henry olduğunu
vurgulatır gibidir. Richard, ülkeyi iç savaşa sürüklemiş, maddi kayıplara neden
olmuş ve sorumsuzca davranmıştır. Üstelik ufacık bir direnişe bile
dayanabilecek kudreti olamayan bir kral, ülkeyi bekleyen büyük felaketlere,
olası büyük savaşlara kayıtsız kalacak ve ülkeyi büyük bir çıkmazın içine
sokacaktır. Oyunun yazıldığı dönem olan Elizabeth döneminde, krallığın en üstün
mertebe olarak görüldüğü, kralın da tanrıya en yakın temsilci olduğu inancı,
onu bir krala yakışır biçimde hareket etmeye zorlar. Eğer bu vasıflara
uyamayacaksa tahttan indirilip azledilmesi kaçınılmazdır. Richard bu durumun
farkındadır ve tacını kendi elleriyle teslim eder. Çünkü eğer eski kral bir
vatan haini değilse taht zorla ele geçirilmiş demektir.[3]
Richard tacı kendi elleriyle teslim etmelidir ki tacın gerçekten hak edenin
olduğu kesinleşebilsin.
Shakespeare’in ilk oyunu Kral John dışındaki bütün tarihsel
oyunları, 14. yüzyıl sonundan 15. yüzyıl sonuna kadar olan taht mücadelelerini
konu alır.[4] Her
oyun yeni kralın taç giyme töreni ile son bulur fakat ardında birçok karmaşık
olay dizisi bırakır. Hiçbir kral tam anlamıyla yalnızca “iyi”yi ya da yalnızca
“kötü”yü temsil etmez. II. Richard, oyunun ilk iki perdesinde seyirciyi
karşısına alır, seyirci yavaş yavaş onun tahtı hak etmediğini düşünmeye başlar
ve bir bakıma ona düşman olur. Fakat oyunun sonlarına doğru II. Richard’ın
düştüğü durum seyircide bir acıma duygusu uyandırır. Bu ikilemin nedeni, halkın
tam anlamıyla bir kraldan nefret etmesinin doğru olmadığı inancıdır. Yine
Machievelli, Prens isimli yapıtında,
hükümdar olmanın özelliklerinden birinin de halkın nefretinden kaçınmak
gerektiğini vurgular:
Bir
prens korku salarken insanların sevgisini kazanamasa bile, nefret edilmekten
kaçınmalıdır.[5]
Richard’ın oyunun sonlarına doğru
seyircide yarattığı merhamet duygusu, yeni kral IV. Henry’nin, Richard’ı
öldürdüğünün öğrenilmesiyle yaratılan duyguyla örtüşür. Bu bir tekerrürdür.
Yeni hükümdar IV. Henry’dir ve hükümdar olmadan önce halkta sağlamış olduğu
sempati ve özdeşleşme duygusu, yerini korkuya bırakır. Onun tahta geçişi, 30
yıl kadar süren Güller Savaşını başlatır.
Northumberland kontu Henry Percy
ve oğlu Henry (Hotspur lakaplı), IV. Henry’nin kuzenleridir ve II. Richard’a
direnişinde ona yardımcı olmuşlar ve desteklemişlerdir. Fakat kral olarak tahta
geçen IV. Henry, kendisinden akrabasını kurtarmak için yardım isteyen Hotspur’u
reddeder. Çünkü yardımını istediği akrabası Moltimer, krallık tahtının
varislerindendir. Artık akrabalık ya da dostluk kavramları yoktur, verilen
sözler tutulmak zorunda değildir. Bunu yine Prens’ten
bir örnekle açıklayalım:
Bilge
bir prensin, verdiği sözü tutması kendi aleyhine olacaksa ve verdiği sözün
gerekçeleri ortadan kalkmışsa sözünü tutamaz, tutmamalıdır. (…)Sözünü tutmayan
bir prens bunun için meşru nedenler bulmakta hiçbir zaman sıkıntı çekmeyecektir.[6]
Hotspur tarafını değiştirmiştir,
artık o isyancı Gallilerden yanadır ve IV. Henry’e savaş açar. Tahtın IV.
Henry’den sonraki varisi Prens Hal, aylak takımıyla dolaşan başıboş bir hayat
sürmektedir. En yakını Falstaff, aylaklıkta sınır tanımayan bir serseridir ve
Prensin unvanını kullanmaktadır. Shakespeare, Falstaff karakterini oyunda ön
plana çıkarmıştır, bu sayede halkın içinde bulunduğu karmaşık durumu çözümler
gibidir. Zira savaş ve savaş ortamının insanlar üzerindeki etkisi, insanoğlunun
kişisel çıkarlarını kollayarak yaşamını sürdürme içgüdüsü, çıkar çatışmaları,
oyunun ana temasını oluşturmaktadır.[7] Bir
yandan saraydaki çatışmalar, iktidar kavgaları gözler önüne serilirken, diğer
yandan da saraylı birinin, bir Prensin sokak takımı arasındaki yaşamı sayesinde
iç çatışmaların sokağa nasıl yansıdığı da vurgulanmaktadır.
Prens Hal’in bu aylak yaşamı,
babasının ona verdiği görevle son bulur. Saraya karşı ayaklanan Hotspur’la
çatışır, öldürür, babasının hayatını kurtarır ve bu cesaretiyle tahta layık bir
hükümdar adayı olur. Yanlış bir hayat yaşayan prens, tahta geçecekse hak
etmelidir. Oyunun sonlarında göstermiş olduğu bu başarı onu tahta yaklaştırır.
O tahtın yeni varisidir ve kendinden önce geçen diğerleri gibi başa geçişi hem
halk hem de soylular tarafından onaylanmalıdır.
IV. Henry, iki ayrı bölümden
oluşur. İlk bölüm isyancıların bozguna uğratılmasını ve prens Hal’in yanlış
yaşamından doğru yola sapmasını konu alırken, ikinci bölüm kralın diğer oğlu
Prens John’un yaptığı kurnazlık sayesinde isyancıları yok etmesini ve IV.
Henry’nin ölümüyle tahta V. Henry’nin geçişini konu alır. V. Henry, Falstaff’ ı
yanından kovar ve geçmişine bir çizgi çeker.
II. Richard ve IV. Henry,
ağırlıklı olarak taht kavgalarını ve iktidar mücadelelerini anlatır. Her kral,
tahta geçişinde arkasında bir yığın karanlık cinayet ve üstü örtülmüş suç
bırakır. Kral olurken ona yardımcı olanları ya öldürür ya da düşman olur. Çünkü
amaç sadece tahta çıkmak değil, aynı zamanda bulunduğu yeri de
sağlamlaştırmaktır. Onun iktidarını tehlikeye sokacak her türlü durum ustalıkla
halledilmelidir.
Shakespeare’in, kralları konu
alan eserlerinde, krallara makyevelist bir karakter çizdiğini söylemek
mümkündür. İktidar uğruna dökülen kanlar, yapılan hileler, verildiği halde
tutulmayan sözler, nasıl bir karaktere sahip olursa olsun tahta geçtiği anda
her kralın uyguladığı eylemlerdir. Kral olmanın gereklerini her kral yerine
getirmeye çalışmış, getiremeyenler azledilmiştir. Üstelik asıl hayret verici
olan, bütün bunların olağan karşılanmasıdır. Ne kralın çevresindekiler bu olan
bitene tepki verir, ne de kral nedamet duyar. Çünkü bu sorgulanması gereken
değil, olması gerekendir.
14. ve 15. yüzyılları anlatmasına
rağmen, Elizabeth döneminde yazılan bu oyunlar, dönemin düşünce sistemine de
hizmet eder. Dönemin düşünürlerine göre kral, iyi ise masumları korumak için
iyidir, kötü ise kötüleri cezalandırmak için kötüdür. Tanrı kötü kralı,
kullarının eski günahlarını cezalandırmak için gönderir.[8] Bu düşünceye
göre, Shakespeare’ in çizdiği krallar, “kötü” değildir. Shakespeare krallarını
öyle bir biçimde çizmiştir ki, tam anlamıyla nefret uyandırmamakla birlikte,
büyük bir sevgi de beslenemez. Yaptıkları, “kral” oldukları için sorgulanamaz,
suçlu bulunamaz. Yalnızca olması gerekenin bu olduğu konusunda hem fikirlerdir.
II. Richard, ilk etapta sorumsuz davrandığı için tepki çekse de, oyun sonunda
uyandırdığı merhamet duygusu nefreti engeller. IV. Henry, ülkeyi bir buhrandan
kurtarsa da, taht mücadelesinde çevirdiği dolaplar, ona duyulan saf sevgiyi
törpüler. V. Henry başıbozuk takımının yanındadır, halkın güvenini
kazanamamıştır, fakat bu hatasını kral olmadan önce düzeltir, taşıyacağı taca
layık bir hükümdar olur ve tahta öyle geçer.
Shakespeare, her oyunda, tahta
geçecek sıradaki prensin özel yaşamı ve karakteri hakkında bilgi verir. IV.
Henry’i II. Richard oyunundan, V. Henry’i IV. Henry oyunundan tanırız. V.
Henry, diğer oyunlardan farklı olarak biraz daha ulusçu bir oyundur. Son derece
havai bir gençken sorumlu bir kral olan Henry, Başpiskoposun, kendisinin Fransa
topraklarında hak iddia edebileceğine dair fikirlerini dikkate alır ve
Fransa’ya savaş açar. Fakat burada da dikkati çeken husus, başpiskoposun kendi
çıkarı için iki ülkeyi birbirine düşürmeyi göze alışıdır. Başpiskopos, kralı
kilise arazilerine el koymaktan vazgeçirebilmek için Fransa’ya açacağı savaşta
onu destekleme sözü verir. Henry, bu düşünceyi doğrular ve savaşa katılmaya
karar verir. Ülkenin en üst din adamının kendisine sunduğu önerinin altında
yatan asıl gerçeği fark etmediği düşünülemez, fakat V. Henry de tıpkı diğerleri
gibi kendi çıkarına uygun olanı doğru kabul etmekten kaçınmaz. Fransa prensi
ile aralarında geçen sürtüşmeyi bahane ederek Fransa üzerine yürür ve Yüzyıl
savaşlarının bir parçası olan Agincourt savaşını başlatır. Bunun sonucunda
kralın kızıyla da zorla evlenir. Bu kez amaç toprak sahibi olmak ve ülkeyi
genişletmektir. Ülke bütünlüğünün ön plana çıkarıldığını gösteren bir diğer
olgu, V. Henry’nin orduya, önceki dönemlerde isyan eden İrlanda, İskoçya ve
Galli ülkelerinden komutanlar yerleştirmesidir. Amaç bütünlüğü sağlayarak
yabancı bir ülkeye karşı zafer kazanmaktır. Bu sayede bu ülkelerin önceleri
yarattığı iç savaşların, dışarıya karşı güçsüzlüğe yol açmasını engellemektedir.
Her kral gibi V. Henry de olayları kendi lehine çevirmeyi bilir. Çünkü taç
iktidardır ve tacı eline geçiren kral onu elinde tutmayı da becerebilmelidir.
Shakespeare
için taç iktidarın bir simgesidir. Ağırdır ve ona dokunulabilir. Ölmekte olan kralın
başından çıkarılabilir ve başka birinin başına konabilir; sonra bu kişi kral
olur. Ancak ondan sonraki kişi kral ölene kadar beklemek zorundadır veya kralın
ölümü bir şekilde çabuklaştırılmalıdır.[9]
IV. Henry, tahtı zorla ele
geçirmiş bir kraldır, o tahtın olası varisi değildir, mücadele ve savaşla kralı
tahttan indirmiş ve yerine geçmiştir. Fakat V. Henry tahta geçebilmek için
babası IV. Henry’nin ölümünü beklemek zorundadır. IV. Henry oyununda bir
sonraki kral olarak tahta geçecek olan Henry, birkaç diyalogda babasının
ölümünü arzulamadığını vurgular. O diğerleri gibi bu ölümün gerçekleşmesini
arzuyla bekleyen bir evlat değildir. Tam tersine taçtan nefret etmektedir:
PRENS
HENRY
(…)
Senin
başına açtığın dertler yüzünden
Olan
babamın bedenine oldu;
Bunun
için de sen altınların en alası
Altınların
en beterisin.
Yiyip
bitirdin seni taşıyanı.
Fakat işleyişi bilmektedir. O,
tacın yeni varisidir ve ondan da oğluna geçecektir. Başına taktığı andan
itibaren onu koruyacağına da ant içer:
İşte
yerine oturdu. Tanrı onu korur.
Dünyanın
olanca gücü bir devin kollarında toplansa
Soyumdan
gelen bu şerefi alamaz artık benden.
Bu
taç nasıl senden bana geçtiyse,
Benden
de oğluma geçecek. (IV. Henry, II. Bölüm, IV, V)
Shakespeare tarafından ardı
ardına yazılmış olan bu üç oyun II.
Richard, IV. Henry ve V. Henry yalnızca
kralların yaşantısını değil dönemin geçirdiği buhranları da anlatarak,
yazıldığı döneme ayna tutmaktadır. Bir oyunun bitişi bir sonrakini başlatır.
Her kralı tahtından edecek yeni bir kral vardır. Taç öyle güçlü öyle
ihtişamlıdır ki uğruna yapılan kıran kırana mücadeleler doğal bir biçimde
kabullenilir, her oyun sonunda yeni bir saltanat dönemi başlar. Zaman ilerlese
dahi bu iktidar = güç söylemi değişmeyecektir.
KAYNAKÇA
KURAMSAL KİTAPLAR
KOTT, Jan, “Çağdaşımız Shakespeare”, çev.
Teoman GÜNEY, İstanbul, Mitos Boyut Yayınları, 1999.
MACHIEVELLI, Niccolo, “Prens”, çev. Tufan GÖBEKÇİN,
İstanbul, Öteki Yayınları, 2000.
OYUNLAR
SHAKESPEARE, William, “II. Richard”, çev. M. Hamit
ÇALIŞKAN, İstanbul, YKY, 2006.
SHAKESPEARE, William, “IV. Henry”, çev. Bülent BOZKURT,
İstanbul, Remzi Kitabevi, 2005.
SHAKESPEARE, William, “V. Henry”, çev. Ali H. NEYZİ,
İstanbul, Mitos Boyut Yayınları, 2002.
[1] Çalışkan, H. , II. Richard Önsöz, YKY, İstanbul, sf. 6.
[2] Machievelli, N. , İl Principe, çev. Tufan Göbekçin, Öteki
Yayınevi, İstanbul, sf. 30.
[3] Kott, J. , Çağdaşımız Shakespeare, çev. Teoman Güney, Mitos Boyut Yayınları,
İstanbul, sf. 20.
[4] A.g.e, sf. 14.
[5] Machievelli, İl Principe, sf. 30.
[6] A.g.e, sf. 31.
[7] Bozkurt, B. , IV. Henry Önsöz, Remzi Kitabevi,
İstanbul, sf. 8.
[8] Çalışkan, H. , II. Richard Önsöz, YKY, İstanbul, sf. 6.
[9] Kott, J. , Çağdaşımız Shakespeare, çev. Teoman Güney, Mitos Boyut Yayınları,
İstanbul, sf. 16.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder