3 Kasım 2013 Pazar

KRALIN DA ÜSTÜNDEKİ ASIL “GÜÇ” : İKTİDAR SÖYLEMİ

II. RICHARD, IV. HENRY VE V. HENRY OYUNLARININ TOPLUMSAL BAĞLAMDA İNCELENMESİ 


"İnsanlara ya iyi davranınız ya da onları ayaklarınızın altında eziniz. Çünkü az incindiklerinde intikam peşine düşebilirler, daha fazlasındaysa bunu akıllarına bile getiremezler."

  Nicolo Machiavelli


William Shakespeare tarafından 16. yüzyıl sonlarında yazıldığı tahmin edilen II. Richard, 30 yıl süren Güller Savaşının başlangıcını anlatır. II. Richard, merkezi yönetimin zayıf kalmasına ve kralın prestijinin düşmesine sebep olduğu için tahttan indirilir ve yerine kuzeni IV. Henry geçer. Bu olaydan sonra başlayan Güller savaşı, York hanedanı ve Lancester Hanedanı arasında geçer ve asıl sebep bu iki hanedan arasındaki kan davasıdır.

Shakespeare’in tarihsel oyunlarına bakıldığında, asıl amacın, İngiltere’nin hanedan savaşları ile dolu çalkantılı dönemine bir ayna tutarak, aynı hataların tekrarlanmaması yolunda uyarı yapmak olduğu görülür. Yazıldığı dönemler, 16. yüzyıl ortaları ve sonları olmasına rağmen bu tarihsel oyunların geçtiği dönem 14. ve 15. yüzyılda tahtta bulunan kralların öyküleridir.

Elizabeth döneminde kralın laik yönetimin başı ve ülkenin mutlak hakimi olduğu artık kesinlikle kabul edilmektedir. On altıncı yüzyıl insanı için kral siyasetin başıdır, çünkü kral Tanrının yeryüzündeki temsilcisidir. Bu nedenle halkın yapabileceği tek şey, kralın tüm baskılarına boyun eğmektir.[1] Fakat eğer ülke düzenini bozan Kral ise, işler biraz karışır.

II. Richard, yasaları hiçe sayan, ülkede bir dizi haksızlık yapan, bütçeyi toparlayabilmek için halktan ağır vergiler alan bir kraldır:

RICHARD
(…)
Hazinemiz biraz hafiflemiş;
Halktan yeni vergiler toplamak zorundayız;
Bu yolla gelecek para sorunlarımızı çözmemize yeter.
Yetmezse, tahsildarlarımız zenginlerden açık çek toplar,
Çeklere büyük miktarlarda altın yazıp
Topladıkları altını arkamızdan yollarlar (II. Richard, I, IV)

Shakespeare birçok oyununda zamanla trajik sona ilerleyen krala bir akıl hocası koyar. Bu oyunda Richard’ın karşısında amcası Gaunt vardır. Richard’ın engellenemez düşüşünü fark etmiştir fakat ölüm döşeğindedir ve elinden bir şey gelmez. Sadece çevredekileri uyarabilir:

GAUNT

Kendimi bir kahin gibi hissediyorum.
Ölüyorum başına neler geleceğini söyleyerek:
Uzun süremez neden olduğu bu karmaşa;
Büyük yangınlar kendi kendilerini tüketirler.
(…)
Atılan imzalar, verilen borç senetleri yüzünden
Başını utançtan kaldıramıyor;
Ülkeler fethetmeye alışkın İngiltere
Utanç verici bir teslimiyet içinde artık. (II. Richard, II, I)

Gaunt’un bu uyarıları, sorumsuz bir kral yüzünden ülkenin düştüğü vahim durumu gözler önüne serer. Onun ölümünün ardından, kral, Gaunt’un bütün malına mülküne el koymayı hedefler. Fakat bu paraların asıl sahibi, Richard’ın kuzeni Henry Bolingbroke’undur çünkü Henry, Gaunt’un oğludur ve Richard tarafından haksız yere sürgüne gönderilmiştir. Henry, II. Richard oyununun kurtarıcısı ve tahtın yeni varisi olarak çizilmiştir. Sürgüne gönderildiği yerden geri döner, kralın emrini hiçe sayar ve isyan eder. Bu kadar yürekli olması, kralın emirlerine karşı gelmesi, hem Henry’nin gözü kara ve yiğit bir savaşçı olduğunu, hem de kral Richard’ın otoriter bir yönetici olamadığını gösterir. Richard, Henry’den korkar ve fazla direnmeden tahtı “asıl sahibi”ne bırakır. Fakat bu ufak direnişe bile dayanamayışı, onda bir kralda olması gereken mücadeleci tavrın olmadığını da gösterir. Nicolo Machievelli, prens olmanın şartları arasında prensin kendisini küçük düşürecek davranışlardan kaçınması gerektiğinden bahseder.

Vefasız, hafif, kadınsı, bayağı, kararsız olarak görülmek küçümsenmeye neden olur. Prensin bunlardan bir kayadan korunur gibi korunması gerekir. Davranışlarında yüceliğini, cesaretini, ağırlığını ve metanetini göstermek için çabalamalıdır. Uyruklarıyla özel olarak ilgilenirken kararlarının kesin olduğunu göstermelidir. Öylesine bir ün yapmalıdır ki kimse onu ne aldatmayı, ne de atlatmayı umut edebilsin.[2]

Görüldüğü üzere, Richard, bu oyunda kral olabilecek vasıflara sahip olmayan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Oyunun gidişatı, kral olmaya layık olan kişinin Henry olduğunu vurgulatır gibidir. Richard, ülkeyi iç savaşa sürüklemiş, maddi kayıplara neden olmuş ve sorumsuzca davranmıştır. Üstelik ufacık bir direnişe bile dayanabilecek kudreti olamayan bir kral, ülkeyi bekleyen büyük felaketlere, olası büyük savaşlara kayıtsız kalacak ve ülkeyi büyük bir çıkmazın içine sokacaktır. Oyunun yazıldığı dönem olan Elizabeth döneminde, krallığın en üstün mertebe olarak görüldüğü, kralın da tanrıya en yakın temsilci olduğu inancı, onu bir krala yakışır biçimde hareket etmeye zorlar. Eğer bu vasıflara uyamayacaksa tahttan indirilip azledilmesi kaçınılmazdır. Richard bu durumun farkındadır ve tacını kendi elleriyle teslim eder. Çünkü eğer eski kral bir vatan haini değilse taht zorla ele geçirilmiş demektir.[3] Richard tacı kendi elleriyle teslim etmelidir ki tacın gerçekten hak edenin olduğu kesinleşebilsin.

Shakespeare’in ilk oyunu Kral John dışındaki bütün tarihsel oyunları, 14. yüzyıl sonundan 15. yüzyıl sonuna kadar olan taht mücadelelerini konu alır.[4] Her oyun yeni kralın taç giyme töreni ile son bulur fakat ardında birçok karmaşık olay dizisi bırakır. Hiçbir kral tam anlamıyla yalnızca “iyi”yi ya da yalnızca “kötü”yü temsil etmez. II. Richard, oyunun ilk iki perdesinde seyirciyi karşısına alır, seyirci yavaş yavaş onun tahtı hak etmediğini düşünmeye başlar ve bir bakıma ona düşman olur. Fakat oyunun sonlarına doğru II. Richard’ın düştüğü durum seyircide bir acıma duygusu uyandırır. Bu ikilemin nedeni, halkın tam anlamıyla bir kraldan nefret etmesinin doğru olmadığı inancıdır. Yine Machievelli, Prens isimli yapıtında, hükümdar olmanın özelliklerinden birinin de halkın nefretinden kaçınmak gerektiğini vurgular:

Bir prens korku salarken insanların sevgisini kazanamasa bile, nefret edilmekten kaçınmalıdır.[5]


Richard’ın oyunun sonlarına doğru seyircide yarattığı merhamet duygusu, yeni kral IV. Henry’nin, Richard’ı öldürdüğünün öğrenilmesiyle yaratılan duyguyla örtüşür. Bu bir tekerrürdür. Yeni hükümdar IV. Henry’dir ve hükümdar olmadan önce halkta sağlamış olduğu sempati ve özdeşleşme duygusu, yerini korkuya bırakır. Onun tahta geçişi, 30 yıl kadar süren Güller Savaşını başlatır.

Northumberland kontu Henry Percy ve oğlu Henry (Hotspur lakaplı), IV. Henry’nin kuzenleridir ve II. Richard’a direnişinde ona yardımcı olmuşlar ve desteklemişlerdir. Fakat kral olarak tahta geçen IV. Henry, kendisinden akrabasını kurtarmak için yardım isteyen Hotspur’u reddeder. Çünkü yardımını istediği akrabası Moltimer, krallık tahtının varislerindendir. Artık akrabalık ya da dostluk kavramları yoktur, verilen sözler tutulmak zorunda değildir. Bunu yine Prens’ten bir örnekle açıklayalım:

Bilge bir prensin, verdiği sözü tutması kendi aleyhine olacaksa ve verdiği sözün gerekçeleri ortadan kalkmışsa sözünü tutamaz, tutmamalıdır. (…)Sözünü tutmayan bir prens bunun için meşru nedenler bulmakta hiçbir zaman sıkıntı çekmeyecektir.[6]

Hotspur tarafını değiştirmiştir, artık o isyancı Gallilerden yanadır ve IV. Henry’e savaş açar. Tahtın IV. Henry’den sonraki varisi Prens Hal, aylak takımıyla dolaşan başıboş bir hayat sürmektedir. En yakını Falstaff, aylaklıkta sınır tanımayan bir serseridir ve Prensin unvanını kullanmaktadır. Shakespeare, Falstaff karakterini oyunda ön plana çıkarmıştır, bu sayede halkın içinde bulunduğu karmaşık durumu çözümler gibidir. Zira savaş ve savaş ortamının insanlar üzerindeki etkisi, insanoğlunun kişisel çıkarlarını kollayarak yaşamını sürdürme içgüdüsü, çıkar çatışmaları, oyunun ana temasını oluşturmaktadır.[7] Bir yandan saraydaki çatışmalar, iktidar kavgaları gözler önüne serilirken, diğer yandan da saraylı birinin, bir Prensin sokak takımı arasındaki yaşamı sayesinde iç çatışmaların sokağa nasıl yansıdığı da vurgulanmaktadır.

Prens Hal’in bu aylak yaşamı, babasının ona verdiği görevle son bulur. Saraya karşı ayaklanan Hotspur’la çatışır, öldürür, babasının hayatını kurtarır ve bu cesaretiyle tahta layık bir hükümdar adayı olur. Yanlış bir hayat yaşayan prens, tahta geçecekse hak etmelidir. Oyunun sonlarında göstermiş olduğu bu başarı onu tahta yaklaştırır. O tahtın yeni varisidir ve kendinden önce geçen diğerleri gibi başa geçişi hem halk hem de soylular tarafından onaylanmalıdır.

IV. Henry, iki ayrı bölümden oluşur. İlk bölüm isyancıların bozguna uğratılmasını ve prens Hal’in yanlış yaşamından doğru yola sapmasını konu alırken, ikinci bölüm kralın diğer oğlu Prens John’un yaptığı kurnazlık sayesinde isyancıları yok etmesini ve IV. Henry’nin ölümüyle tahta V. Henry’nin geçişini konu alır. V. Henry, Falstaff’ ı yanından kovar ve geçmişine bir çizgi çeker.

II. Richard ve IV. Henry, ağırlıklı olarak taht kavgalarını ve iktidar mücadelelerini anlatır. Her kral, tahta geçişinde arkasında bir yığın karanlık cinayet ve üstü örtülmüş suç bırakır. Kral olurken ona yardımcı olanları ya öldürür ya da düşman olur. Çünkü amaç sadece tahta çıkmak değil, aynı zamanda bulunduğu yeri de sağlamlaştırmaktır. Onun iktidarını tehlikeye sokacak her türlü durum ustalıkla halledilmelidir.

Shakespeare’in, kralları konu alan eserlerinde, krallara makyevelist bir karakter çizdiğini söylemek mümkündür. İktidar uğruna dökülen kanlar, yapılan hileler, verildiği halde tutulmayan sözler, nasıl bir karaktere sahip olursa olsun tahta geçtiği anda her kralın uyguladığı eylemlerdir. Kral olmanın gereklerini her kral yerine getirmeye çalışmış, getiremeyenler azledilmiştir. Üstelik asıl hayret verici olan, bütün bunların olağan karşılanmasıdır. Ne kralın çevresindekiler bu olan bitene tepki verir, ne de kral nedamet duyar. Çünkü bu sorgulanması gereken değil, olması gerekendir.

14. ve 15. yüzyılları anlatmasına rağmen, Elizabeth döneminde yazılan bu oyunlar, dönemin düşünce sistemine de hizmet eder. Dönemin düşünürlerine göre kral, iyi ise masumları korumak için iyidir, kötü ise kötüleri cezalandırmak için kötüdür. Tanrı kötü kralı, kullarının eski günahlarını cezalandırmak için gönderir.[8] Bu düşünceye göre, Shakespeare’ in çizdiği krallar, “kötü” değildir. Shakespeare krallarını öyle bir biçimde çizmiştir ki, tam anlamıyla nefret uyandırmamakla birlikte, büyük bir sevgi de beslenemez. Yaptıkları, “kral” oldukları için sorgulanamaz, suçlu bulunamaz. Yalnızca olması gerekenin bu olduğu konusunda hem fikirlerdir. II. Richard, ilk etapta sorumsuz davrandığı için tepki çekse de, oyun sonunda uyandırdığı merhamet duygusu nefreti engeller. IV. Henry, ülkeyi bir buhrandan kurtarsa da, taht mücadelesinde çevirdiği dolaplar, ona duyulan saf sevgiyi törpüler. V. Henry başıbozuk takımının yanındadır, halkın güvenini kazanamamıştır, fakat bu hatasını kral olmadan önce düzeltir, taşıyacağı taca layık bir hükümdar olur ve tahta öyle geçer.

Shakespeare, her oyunda, tahta geçecek sıradaki prensin özel yaşamı ve karakteri hakkında bilgi verir. IV. Henry’i II. Richard oyunundan, V. Henry’i IV. Henry oyunundan tanırız. V. Henry, diğer oyunlardan farklı olarak biraz daha ulusçu bir oyundur. Son derece havai bir gençken sorumlu bir kral olan Henry, Başpiskoposun, kendisinin Fransa topraklarında hak iddia edebileceğine dair fikirlerini dikkate alır ve Fransa’ya savaş açar. Fakat burada da dikkati çeken husus, başpiskoposun kendi çıkarı için iki ülkeyi birbirine düşürmeyi göze alışıdır. Başpiskopos, kralı kilise arazilerine el koymaktan vazgeçirebilmek için Fransa’ya açacağı savaşta onu destekleme sözü verir. Henry, bu düşünceyi doğrular ve savaşa katılmaya karar verir. Ülkenin en üst din adamının kendisine sunduğu önerinin altında yatan asıl gerçeği fark etmediği düşünülemez, fakat V. Henry de tıpkı diğerleri gibi kendi çıkarına uygun olanı doğru kabul etmekten kaçınmaz. Fransa prensi ile aralarında geçen sürtüşmeyi bahane ederek Fransa üzerine yürür ve Yüzyıl savaşlarının bir parçası olan Agincourt savaşını başlatır. Bunun sonucunda kralın kızıyla da zorla evlenir. Bu kez amaç toprak sahibi olmak ve ülkeyi genişletmektir. Ülke bütünlüğünün ön plana çıkarıldığını gösteren bir diğer olgu, V. Henry’nin orduya, önceki dönemlerde isyan eden İrlanda, İskoçya ve Galli ülkelerinden komutanlar yerleştirmesidir. Amaç bütünlüğü sağlayarak yabancı bir ülkeye karşı zafer kazanmaktır. Bu sayede bu ülkelerin önceleri yarattığı iç savaşların, dışarıya karşı güçsüzlüğe yol açmasını engellemektedir. Her kral gibi V. Henry de olayları kendi lehine çevirmeyi bilir. Çünkü taç iktidardır ve tacı eline geçiren kral onu elinde tutmayı da becerebilmelidir.

Shakespeare için taç iktidarın bir simgesidir. Ağırdır ve ona dokunulabilir. Ölmekte olan kralın başından çıkarılabilir ve başka birinin başına konabilir; sonra bu kişi kral olur. Ancak ondan sonraki kişi kral ölene kadar beklemek zorundadır veya kralın ölümü bir şekilde çabuklaştırılmalıdır.[9]

IV. Henry, tahtı zorla ele geçirmiş bir kraldır, o tahtın olası varisi değildir, mücadele ve savaşla kralı tahttan indirmiş ve yerine geçmiştir. Fakat V. Henry tahta geçebilmek için babası IV. Henry’nin ölümünü beklemek zorundadır. IV. Henry oyununda bir sonraki kral olarak tahta geçecek olan Henry, birkaç diyalogda babasının ölümünü arzulamadığını vurgular. O diğerleri gibi bu ölümün gerçekleşmesini arzuyla bekleyen bir evlat değildir. Tam tersine taçtan nefret etmektedir:

PRENS HENRY
(…)
Senin başına açtığın dertler yüzünden
Olan babamın bedenine oldu;
Bunun için de sen altınların en alası
Altınların en beterisin.
Yiyip bitirdin seni taşıyanı.

Fakat işleyişi bilmektedir. O, tacın yeni varisidir ve ondan da oğluna geçecektir. Başına taktığı andan itibaren onu koruyacağına da ant içer:

İşte yerine oturdu. Tanrı onu korur.
Dünyanın olanca gücü bir devin kollarında toplansa
Soyumdan gelen bu şerefi alamaz artık benden.
Bu taç nasıl senden bana geçtiyse,
Benden de oğluma geçecek. (IV. Henry, II. Bölüm, IV, V)

Shakespeare tarafından ardı ardına yazılmış olan bu üç oyun II. Richard, IV. Henry ve V. Henry yalnızca kralların yaşantısını değil dönemin geçirdiği buhranları da anlatarak, yazıldığı döneme ayna tutmaktadır. Bir oyunun bitişi bir sonrakini başlatır. Her kralı tahtından edecek yeni bir kral vardır. Taç öyle güçlü öyle ihtişamlıdır ki uğruna yapılan kıran kırana mücadeleler doğal bir biçimde kabullenilir, her oyun sonunda yeni bir saltanat dönemi başlar. Zaman ilerlese dahi bu iktidar = güç söylemi değişmeyecektir.

KAYNAKÇA


KURAMSAL KİTAPLAR

KOTT, Jan, “Çağdaşımız Shakespeare”, çev. Teoman GÜNEY, İstanbul, Mitos Boyut Yayınları, 1999.

MACHIEVELLI, Niccolo, “Prens”, çev. Tufan GÖBEKÇİN, İstanbul, Öteki Yayınları, 2000.


OYUNLAR

SHAKESPEARE, William, “II. Richard”, çev. M. Hamit ÇALIŞKAN, İstanbul, YKY, 2006.

SHAKESPEARE, William, “IV. Henry”, çev. Bülent BOZKURT, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2005.

SHAKESPEARE, William, “V. Henry”, çev. Ali H. NEYZİ, İstanbul, Mitos Boyut Yayınları, 2002.



[1] Çalışkan, H. , II. Richard Önsöz, YKY, İstanbul, sf. 6.
[2] Machievelli, N. , İl Principe, çev. Tufan Göbekçin, Öteki Yayınevi, İstanbul, sf. 30.
[3] Kott, J. , Çağdaşımız Shakespeare,  çev. Teoman Güney, Mitos Boyut Yayınları, İstanbul, sf. 20.
[4] A.g.e, sf. 14.
[5] Machievelli, İl Principe, sf. 30.
[6] A.g.e, sf. 31.
[7] Bozkurt, B. , IV. Henry Önsöz, Remzi Kitabevi, İstanbul, sf. 8.
[8] Çalışkan, H. , II. Richard Önsöz, YKY, İstanbul, sf. 6.
[9] Kott, J. , Çağdaşımız Shakespeare,  çev. Teoman Güney, Mitos Boyut Yayınları, İstanbul, sf. 16.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder